Timothy Brown aynı zamanda hem çok şanssız hem de çok şanslı bir insan. Şanssız zira Brown 1995 yılında AIDS hastalığına yakalandığını öğrenir. AIDS'in kesin ölüm fermanı olduğu karanlık dönemler o zaman, hastalığı kendisine bulaştıran partneri en fazla 2 senelik ömrü olduğunu söyler. Ölmeye hazırlanırken şansına 1996 yılında AIDS hastalığını tedavide kullanılan ilaç kokteyli icat olur ve Brown ölümden kurtulur.
Amerika'dan Avrupa'ya göçen ve Berlin'de yaşamaya başlayan Brown'ın şanssızlığı nükseder ve bu seferde kan kanserine yakalanır. Kötüsü vücudu radyoterapiye ve kemoterapiye cevap vermez ve ilik nakli gerekir. Ama şansına tedavi için Charité Medical Universitesi'nde Gero Hütter adlı 37 yaşındaki bir lösemi uzmanına gider.
Şansına zira Hütter'in o zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen bir fikri vardır. Hütter HIV ve AIDS konusunda pek birşey bilmese de delta 32 olarak adlandırılan doğal bir mutasyona sahip şanslı bir azınlığın AIDS'e karşı dirençli olduğunu duymuştur. Hem anne hem de babadan bu mutasyonu alan kişiler HIV'ye karşı tamamen bağışıklıdır. Bu mutasyon, Kuzey Avrupa nüfusunda görece yaygındır: %1 kadar.
Hütter'in aklına gelen şudur: Madem hastaya ilik nakli yapacağız, eğer ilik donörü Delta 32 mutasyonlu bir kişi olursa belki hasta hem kan kanserinden hem de AIDSten kurtulabilir.
Hütter, Brown ile uyuşan 232 donör bulur. Eğer olasılık hesabı doğru ise bunlardan 2sinde delta 32 mutasyonu olmalıdır (232 x %1). Hütter aradığı mutasyonu donör 61'de bulur.
Hütter'in çalışma arkadaşları ve şefi Hütter'in teorisine oldukça mesafeli durur. "Temel problem benim sıradan bir doktor olmamdı" diye anlatır Hütter daha sonra. Daha da kötüsü hasta, Timothy Brown, Hütter'in deneyine hiç de hevesli değildir: Sonuçta AIDS ilaç ile kontrol edebildiği bir hastalık olduğundan ortada kan kanseri varken hiçbir tedavi önceliği yoktur Brown için.
Hütter AIDS ile ilgili aklına gelen bu şeyin daha başka kimselerin aklına gelip gelmediğini araştırır. Kimse daha önce böyle birşey denememiştir. Pek tabii ki yanıldığını, atladığı bir nokta olduğunu düşünür. Halbuki yanılmamaktadır. O zaman AIDS üzerine çalışan otoriteler AIDS'e tedavi olamayacağı ön yargısı ile araştırma yapmaktadır. Genç Hütter ise tam tersi bir varsayımla.
2007 Yılının Şubat ayında Timothy Brown'a donör 61'den ilik nakli yapılır. Oldukça tehlikeli bu operasyondan sağ olarak çıktıktan sonra önceleri iyileşse de sonra hastalık nükseder ve 2008 yılının Şubat ayında aynı donörden bir nakil daha yapılır. Bu sefer kanser nüksetmez. Daha da ilginci Brown ilk ameliyattan önce AIDS ilaçlarını almayı kesmesine ve bir yıldır da ilaç almamasına rağmen vücudunda HIV'ye ait hiç iz yoktur!
Timothy Brown 2008 yılından beridir dünyanın en çok biyopsi yapılan insanı muhtemelen. İlk yıllarda kimliğini gizlediği için "Berlinli Hasta" (Berlin Patient) olarak anıldı. Aslen Amerikalı. Biyopsi yapılabilen her yerinden, beyni de dahil buna, örnek alınmış. Şimdiye kadar sadece 1 kere HIV izine rastlanmış onlarda ölü HIV hücreleri. Son 5 yıldır Timothy Brown AIDSsiz bir hayat yaşıyor ve muhtemelen dünyanın HIV pozitif iken HIV negatif olan ilk insanı olarak tarihe geçecek.
Muhtemelen diyoruz zira bir insanın HIV'den tamamen kurtulduğunu ispatlamanın tek yolu o insana otopsi yapılması ki bu - haliyle - şimdilik mümkün değil. Zira HIV çok derinlerde tamamen uyuyarak, bölünmeyerek saklanabilen bir vürus.
İlik nakli hem oldukça pahalı hem de tehlikeli olduğundan ortalama bir AIDS hastasına şifa olabilecek bir yöntem değil. Ama Timothy Brown en azından bu hastalığa çare olabileceğini gösterdi. Bu sene 2013'te ise AIDS ile doğan bir kız bebek agresif ilaç tedavisi ile tamamen HIV free görünüyor.
AIDS ile savaş cephesinde en yeni umut verici haberler ise Boston'dan geldi. Timothy Brown'ın iyileşme sürecini tekrarlamak üzere yola çıkan doktorlar kan kanserine yakalanan AIDS hastalarını aramaya başlamışlar ve 2 hastanın aynen Brown gibi AIDSten kurtulduğunu görmüşler.
Amerika'dan Avrupa'ya göçen ve Berlin'de yaşamaya başlayan Brown'ın şanssızlığı nükseder ve bu seferde kan kanserine yakalanır. Kötüsü vücudu radyoterapiye ve kemoterapiye cevap vermez ve ilik nakli gerekir. Ama şansına tedavi için Charité Medical Universitesi'nde Gero Hütter adlı 37 yaşındaki bir lösemi uzmanına gider.
Şansına zira Hütter'in o zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen bir fikri vardır. Hütter HIV ve AIDS konusunda pek birşey bilmese de delta 32 olarak adlandırılan doğal bir mutasyona sahip şanslı bir azınlığın AIDS'e karşı dirençli olduğunu duymuştur. Hem anne hem de babadan bu mutasyonu alan kişiler HIV'ye karşı tamamen bağışıklıdır. Bu mutasyon, Kuzey Avrupa nüfusunda görece yaygındır: %1 kadar.
Hütter'in aklına gelen şudur: Madem hastaya ilik nakli yapacağız, eğer ilik donörü Delta 32 mutasyonlu bir kişi olursa belki hasta hem kan kanserinden hem de AIDSten kurtulabilir.
Hütter, Brown ile uyuşan 232 donör bulur. Eğer olasılık hesabı doğru ise bunlardan 2sinde delta 32 mutasyonu olmalıdır (232 x %1). Hütter aradığı mutasyonu donör 61'de bulur.
Hütter'in çalışma arkadaşları ve şefi Hütter'in teorisine oldukça mesafeli durur. "Temel problem benim sıradan bir doktor olmamdı" diye anlatır Hütter daha sonra. Daha da kötüsü hasta, Timothy Brown, Hütter'in deneyine hiç de hevesli değildir: Sonuçta AIDS ilaç ile kontrol edebildiği bir hastalık olduğundan ortada kan kanseri varken hiçbir tedavi önceliği yoktur Brown için.
Berlinli Hasta - Timothy Brown |
Hütter AIDS ile ilgili aklına gelen bu şeyin daha başka kimselerin aklına gelip gelmediğini araştırır. Kimse daha önce böyle birşey denememiştir. Pek tabii ki yanıldığını, atladığı bir nokta olduğunu düşünür. Halbuki yanılmamaktadır. O zaman AIDS üzerine çalışan otoriteler AIDS'e tedavi olamayacağı ön yargısı ile araştırma yapmaktadır. Genç Hütter ise tam tersi bir varsayımla.
2007 Yılının Şubat ayında Timothy Brown'a donör 61'den ilik nakli yapılır. Oldukça tehlikeli bu operasyondan sağ olarak çıktıktan sonra önceleri iyileşse de sonra hastalık nükseder ve 2008 yılının Şubat ayında aynı donörden bir nakil daha yapılır. Bu sefer kanser nüksetmez. Daha da ilginci Brown ilk ameliyattan önce AIDS ilaçlarını almayı kesmesine ve bir yıldır da ilaç almamasına rağmen vücudunda HIV'ye ait hiç iz yoktur!
Timothy Brown 2008 yılından beridir dünyanın en çok biyopsi yapılan insanı muhtemelen. İlk yıllarda kimliğini gizlediği için "Berlinli Hasta" (Berlin Patient) olarak anıldı. Aslen Amerikalı. Biyopsi yapılabilen her yerinden, beyni de dahil buna, örnek alınmış. Şimdiye kadar sadece 1 kere HIV izine rastlanmış onlarda ölü HIV hücreleri. Son 5 yıldır Timothy Brown AIDSsiz bir hayat yaşıyor ve muhtemelen dünyanın HIV pozitif iken HIV negatif olan ilk insanı olarak tarihe geçecek.
Muhtemelen diyoruz zira bir insanın HIV'den tamamen kurtulduğunu ispatlamanın tek yolu o insana otopsi yapılması ki bu - haliyle - şimdilik mümkün değil. Zira HIV çok derinlerde tamamen uyuyarak, bölünmeyerek saklanabilen bir vürus.
İlik nakli hem oldukça pahalı hem de tehlikeli olduğundan ortalama bir AIDS hastasına şifa olabilecek bir yöntem değil. Ama Timothy Brown en azından bu hastalığa çare olabileceğini gösterdi. Bu sene 2013'te ise AIDS ile doğan bir kız bebek agresif ilaç tedavisi ile tamamen HIV free görünüyor.
AIDS ile savaş cephesinde en yeni umut verici haberler ise Boston'dan geldi. Timothy Brown'ın iyileşme sürecini tekrarlamak üzere yola çıkan doktorlar kan kanserine yakalanan AIDS hastalarını aramaya başlamışlar ve 2 hastanın aynen Brown gibi AIDSten kurtulduğunu görmüşler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder