19 Ekim 2016 Çarşamba

Ghost in the Shell - 1995 Filmi

Mamoru Oshii'nin 1995 tarihli siberpunk başyapıtı Ghost in The Shell, teknolojik olarak çok ilerlemiş ve insan ile cyborg arasındaki farkın oldukça inceldiği bir toplumda öz kimlik sorunu gibi oldukça kapsamlı felsefi teması, animasyon kalitesi ve müzikleri ile anime tarihinin en iyi filmlerinden biri. Kendisinden sonra gelen animasyon filmleri ve hatta Hollywood filmlerine önemli etkileri olan Ghost In The Shell, 22 yıl sonra 2017 yılında Hollywood tarafından da sinemaya uyarlanıyor.

Artık kült anime statüsünde olan film, Sektör 9 olarak bilinen bir asayiş biriminin "Kuklacı" (Puppet Master) olarak bilinen gizemli bir bilgisayar korsanını yakalamaya çalışmasının hikayesini anlatıyor. Masamune Shirow'un 1989 yılında yayınlanmaya başlayan aynı isimli mangasından uyarlana filmde ana karakter Binbaşı Motoko Kusanagi, ekibi ile beraber "Kuklacı"nın izini sürüp yakalasa da, kendisini politik entrika ve örtbaslarla dolu bir sarmalın içinde buluyor.

Filmdeki Binbaşı Motoko Kusanagi, anime'deki 20li yaşlarının başında ve daha çok ergenlere hitap eden Motoko'ya göre yaş ve karakter olarak çok daha olgun bir karakter olarak dizayn edilmiş.  Motoko'nun geleneksel cinsiyet rollerini reddeden tasarımı, anime tarihinin en güçlü kadın karakterini yaratmış (gerçi anime'de Motoko'yu tasarlayan ekip Motoko'nun dişil ama dişi olmadığını da söylüyorlar). Filmdeki Motoko aynı zamanda özellikle mangadakinin aksine hemen hemen hiçbir yüz ifadesi olmayan, oyuncak bebek gibi bir cyborg olarak tasfir edilmiş. Örneğin film boyunca Kusanagi neredeyse hiç göz kırpmıyor.

Filmde insanların beyin de dahil tüm vücudunun sibernetik organlarla değiştirilebildiği 2133 yılındaki dünyada, insanlar ile robotlar arasındaki en önemli fark "ghost" (hayalet). Çocukluğunda geçirdiği bir kaza nedeniyle tüm vücudu sibernetik olan Motoko'nun kendi "hayalet"inin insanlığı konusunda ciddi kuşkuları var. Bu kuşkular zamanla, aslında kendisinin tamamen sibernetik olmasına rağmen yapay geliştirilmiş anılar ile aslen insan olduğunu sanan bir robot olduğunu düşünecek derecede paranoya haline gelmiş.

-- Dikkat aşağısı spoiler içerir --

Filmde kovaladıkları ve sonradan internetin devasa evreninde "bilinç" kazanmış bir yapay zeka olduğunu öğrendiğimiz, Motoko gibi kendi varlığının kökenini sorgulayan "kuklacı" ile filmin sonunda "birleşen" Motoko, artık fiziksel bir varlığa bağlı olmadan varolabilen, net üzerinde bir varlığa dönüşüyor.

Ghost In The Shell'in felsefi konsepti ise Arthur Koestler'in 1967 tarihli The Ghost in the Machine kitabından alınma. Kitabın başlığı ise filozof Gilbert Ryle'ın Kartesyen Zihin - Vücut dualitesini açıklamak için yarattığı bir deyim.

-- Dikkat yukarısı spoiler içerir --

Ghost in the Shell'in ana karakteri Binbaşı Binbaşı Motoko Kusanagi, vü

Filmin genel dokusunda önemli yer tutan mekan ise Hong Kong baz alınarak tasarlanmış. Oshii filmde, Hong Kong'da gerçekten bulunan cadde ve sokaklardan modellediği mekanlar kullanmış. Hong Kong gerçekten de tabelaların, binaların ve bitmek bilmez gürültünün kakafonisi ile film için mükemmel bir arka plan olmuş. Filnim mecha tasarımcısı Takeuchi Atsushi'de bunu şöyle özetliyor "Hong Kong filmin temasındaki gibi, enformasyon çağında eskinin ve yeninin bir arada ve garip bir şekilde içiçe bulunduğu bir mekan". Filmde karakterlerin bu Uzak Asya metropolünde oldukça popüler olan San Miguel Birası içtiği sahne de şehre güzel bir gönderme olarak filmde yer alıyor.

Ghost In The Shell'in arka planı olan şehir Hong Kong'dan esinlenmiş.
 Tabii Ghost In The Shell deyince, filmin sonradan Matrix filmindeki "dijital yağmur" efektine esin kaynağı olan açılış seansından ve burada kullanılan müzikten bahsetmemek olmaz. Bir Cyborg'un üretimini gösteren sahnedeki Kenji Kawai imzalı ana tema müziği, antik Yamato dilinde (Japonca'nın atası) bir düğün duasının Japon müziği ile Bulgar armonisinin karışımı ile bestelendiği harika bir harman (aşağıda dinleyebilirsiniz). Kawai aslında şarkıyı Bulgar Folklor Korosuna söyletmek istemiş ama antik Yamato dilinde bu işi yapabilecek birilerini bulamayınca Japon Halk Korosu kullanmış.

Ghost In The Shell ana tema müziği ve "Making Of a Cyborg" sahnesi

Ghost In The Shell kendinden sonraki film ve animler üzerinde etkileri olan bir film. Buna en iyi örnek Wachowski kardeşlerin Matrix filmi. Matrix'teki "digital rain" efekti ve insanların Matrixe enselerindeki bir prizden bağlanmaları Ghost In The Shell'den esinlenmiş. Matrix'in en önemli sahnelerinden olan lobby'deki silahlı çatışma sahnesi de, Ghost In The Shell'in örümcek tank savaş sahnesinden esinlenmiş. Gerçekçi animasyon konusundaki titizliği dillere destan Oshii, filmin silahlı çatışma sahneleri gerçekçi olsun diye tasarım / çizim ekibini Guam'da atış talimine götürmüş.

14 Ekim 2016 Cuma

Verimlilik ayağına kadın calışanlarını dudaktan öpüşmeye zorlayan Çinli patron

Çin'de bir patronun, kadın çalışanlarını kendisini dudaktan öpmeye zorladığı gizli kamera kaydı internette büyük tepkiye neden oldu. Patronun iddiası, kadın çalışanların kendisini dudaktan öpmesinin "verimliliği" arttırıyor ve "takım çalışmasına" olumlu katkıda bulunuyor olması imiş.

Aşağıda gizli kamera çekiminde de izleyebileceğiniz gibi kadın çalışanlar olaya değişik tepkiler veriyorlar. Bazıları bu "motivasyon" seanslarını pek dert etmiyor gibi dursa da bazılarının bundan oldukça rahatsız olduğu açıkça görülüyor. İddiaya göre işlerini kaybetme korkusu ile birçok kadın çalışan bu garip sabah seansına katılıyormuş.

"Patronun" çalışanlar arasında favorileri olduğunu da anlayabiliyoruz zira adam bazı çalışanlarını defalarca öpüyor.

Video Çin'de hali ile büyük tepki ile karşılandı. Bazı tepkiler şöyle :

"Bu iğrenç birşey"
"Bu cinsel tacize girer"
"Adam hoşuna giden kadını işe alıp, her sabah öpüyor" 


Şimdi tüm internetin diline düştükten sonra belki de işini kaybetmekten korkma sırası patrondadır.
12 Ekim 2016 Çarşamba

Makoto Shinkai

Birçok eleştirmen tarafından "Yeni Miyasaki" olarak lanse edilen Japon anime yönetmeni Makoto Shinkai, 2016 yapımı olan Kimi no Na wa (Senin Ismin) adlı animasyon filmi ile 100 milyon ABD doları hasılatı geçerek, bu lakabı sonuna kadar hakettiğini cümle aleme ilan etti. Zira her ne kadar "Yeni Miyasaki" lakabının oldukça abartı olduğunu söylese de Shinkai'nin bu son filmi, Miyasaki yapımı olmayan ve 100 Milyon bariyerini geçen ilk film.


9 Şubat 1973 tarihinde Japonya'da dünyaya gelen Makoto Shinkai, ilk kez 1999 yılında She and Her Cat (Kanojo to Kanojo no Neko) adlı 5 dakikalık bir kısa film ile animasyon dünyasına adım atsa da, asıl dikkatleri, tamamını 7 ayda tek başına yaptığı ve olağanüstü animasyon kalitesine sahip Voices of a Distant Star ile çekti.

Shinkai'nin ilk uzun metrajlı animasyon filmi ise 2004 yılında çıkan, 90 dakikalık The Place Promised in Our Early Days (Kumo no Mukō, Yakusoku no Basho). Savaştan sonra Japonya'nın Sovyetler Birliği ve ABD tarafından Kuzey ve Güney olarak ikiye bölündüğü alternatif bir evrende geçen ve oldukça iyi eleştiriler alan filmi, 2007 yılında üç parçadan oluşan, bol ödüllü ve adını adını kiraz ağacı yapraklarının düşüş hızından alan 5 Centimeters Per Second filmi izledi.

Yönetmenin diğer filmleri de Children Who Chase Lost Voices, The Garden of Words ve Your Name. Marmaray'ı yapan Taisei şirketi sağolsun, Shinkai'nin bir de Japon animasyon stili ile İstanbul'u çizdiği bir de reklam filmi mevcut ki şuradan izleyebilirsiniz : Makoto Shinkai - Marmaray Project 2013



"Şinkai "yeni Miyasaki" olarak adlandırılıyor ve düşsel dünyası detay ve duygu yükünde üstada eşit ve bazen daha iyi." - Ronnie Scheib from Variety

Kimi no Na wa - Senin İsmin

Eleştirmenlerin "Yeni Miyasaki" olarak tanımladığı Japon animasyon yönetmeni Makoto Shinkai'nin en son filmi Kimi no Na wa, Japonya'da 100 milyon ABD Doları hasılatını geçen ve Miyasaki'ye ait olmayan animasyon olarak tarihe geçti.Birbirini hiç tanımayan ama bilinmeyen bir sebeple birdenbire birbirlerinin vücutlarına geçip duran iki lise öğrencisinin hikayesini anlatan bilimkurgu - fantazi tadındaki duygusal animasyon, Hollywood'da sıkça işlenen (Freaky Friday gibi) bu konuya farklı bir iki boyut katarak oldukça özgün bir hikaye anlatıyor.

Büyük şehirde yaşayan Taki Tachibana adlı liseli genç ile Mitsuha Miyamizu adlı liseli kız, gerçek hayatta hiç karşılaşmamış olmalarına rağmen belli sürelerle birbirlerinin vücutlarında yaşamak zorunda kalıyorlar. Olayı kabullenip birbirlerinin yerine geçtiklerinde diğerinin hayatını düzene sokacak işler yapmaya başlayan gençlerden Taki, bu yerdeğiştirmeler başladığı gibi birdenbire sona erince, Mitsuha'yı aramaya başlıyor ve filme oldukça özgün bir konu kazandıran ikinci boyut ortaya çıkıyor. Biz bunun ne olduğunu söylemeyelim. Filmin ismi, "Senin İsmin", filme cuk oturan bir başlık olmasına rağmen filmin sonuyla ilgili önden spoiler da vermiyor.

Kimi no Na Wa, bu türde Studio Ghibli'de görmeye alışık olduğumuz bir animasyon, ses ve efekt kalitesine sahip. Yine atmosfer, konu gelişimi ve mistik öğeleri ile Studio Ghibli tadında bir film. Miyasaki 2013 yılında emekli olduğu için Makoto Shinkai gibi yönetmenlerin yavaş ve emin adımlarla olgunlaştığını görmek oldukça güzel.


Filmi oldukça güzel yapan bir başka öğe de genç karakterlerin birbirleri ile ilişkisi. Birbirlerini tanımayan ve sürekli birbirlerinin yerine geçen karakterler, ilk şoku atlattıktan sonra birbirlerinin telefonlarına küçük notlar bırakarak haberleşmeye ve zamanla birbirlerine yardım etmeye başlıyorlar. Örneğin Mitsuha, Taki'nin hoşlandığı kıza yemeğe çıkmasına yardım ederken Taki'de Mitsuha'ya okulunda daha populer olması için yardım ediyor.

Makoto Shinkai'yi ilk kez, tek başına yaptığı ve inanılmaz animasyon kalitesine hasta olduğum ama koca mecha'nın içine liseli kız koymak gibi çocukça öğelerine burun büktüğüm Voice of Distant Star adlı kısa animasyonu ile tanımıştım. O zamandan beridir The Place Promised in Our Early Days, 5 Centimeters Per Second, Children Who Chase Lost Voices ve The Garden of Words gibi uzun metrajlı ve stüdyo işi animeleri ile işi bayağı ilerletti. Henüz 43 yaşında olan yönetmenin, Miyasaki Totoro'yu yaptığında 48 yaşında olduğu düşünülürse, ömrü yettiğince daha güzel işler çıkaracağı kesin.

Kimi no Na wa - Senin İsmin