Vietnam'a, daha doğrusu Ho Chi Minh City'ye, ilk 2006 yılında ayak bastım. Ve bu şehirdeki en önemli turist atraksiyonları olan Vietnam Savaşı (Vietnamlılar bu savaşa Amerikan Savaşı derler) temalı yerleri de ilk 2006'da gezdim. Hala bir miktar sosyalist propoganda koksa da bizim genelde 70lerin sonunda ve 80lerde yapılan Vietnam Savaşı konulu başyapıtlardan bildiğimiz savaşı o filmlerde birer figuran olan insanların perspektifinden yansıtması açısından mutlaka gezilip görülmesi gereken yerler buralar. Bunlardan en ilginci de kuşkusuz şehrin merkezi Saygon'da bulunan War Remnants Museum (Savaş Kalıntıları Müzesi).
Müzede sergilenen materyal normal bir insanı duygusal olarak yıkacak şiddette. Ben şahsen My Lai Katliamı ve Agent Orange ile ilgili bölümlerde hüngür hüngür ağlayanlar gördüm ki ben de hüngür hüngür ağladıydım.
Müzeyi bu yazıya odak yapmamın sebebi de o zaman Türkiye'de son sürat devam eden askeri vesayet - sivil iktidar kavgasının da etkisi ile devletin vatandaşına yaptığı endoktrinasyonun sadece birkaç dokunuşla nasıl 180 derece değişebileceğinin ilginç bir örneği olarak beni derinden etkilemesi idi. 1990lı yılların ortalarına kadar eski adı "The house for displaying war crimes of american imperialism and the puppet government [of south vietnam]" (Amerikan Emperyalizminin ve Onun Kukla Hükümetinin (Güney Vietnam) Savaş Suçları Sergisi" olan bu müzede sadece Amerikanın zalim, işgalci ve gaddar teması varmış. Burayı gezen bir öğrencisi mutlaka o kadar vahşetten sonra daha bir Amerikan nefreti ile çıkıyormuş müzenin kapısından.
Bugün ismi Savaş Kalıntıları Müzesine çevrilen bu binada o materyal hala aynen var. Ama değişen sadece binanın ismi değil. 2 ya da 3 duvar daha eklenmiş sergiye. Toplasan iki bilemedin üç düzine ek materyal. Ama içerik çok önemli. Burada Vietnam Savaşı sırasında Amerika'da savaşı protesto edenler var, Doğum Günü Dört Temmuz var, Kent State Üniversitesi'nde Kamboçya Seferini protesto ederken Milli muhafızlar'ın kurşunları ile ölen silahsız öğrenciler var. Eskiden müzede sadece William Calley komutasındaki askerlerin yaptığı katliamlar varmış ama bugün bu katilleri silahla tehdit ederek (savaş sırasında kendi üstleri komutana silah çekmek gibi ağır cezası olan bir hareketle) daha fazla sivilin hayatını kurtaran Hugh Thompson ve Glenn Andreotta gibi kahramanların hikayesi de var.
Sonuçta 20 yıl öncesindeki yaşıtlarının aksine bugün bu müzeyi gezen Vietnamlı öğrenciler dünyanın yarısına kin ve nefretle bakacak şekilde doldurulmuyor. Sadece birkaç basit dokunuşla.
Müzede sergilenen materyal normal bir insanı duygusal olarak yıkacak şiddette. Ben şahsen My Lai Katliamı ve Agent Orange ile ilgili bölümlerde hüngür hüngür ağlayanlar gördüm ki ben de hüngür hüngür ağladıydım.
Müzeyi bu yazıya odak yapmamın sebebi de o zaman Türkiye'de son sürat devam eden askeri vesayet - sivil iktidar kavgasının da etkisi ile devletin vatandaşına yaptığı endoktrinasyonun sadece birkaç dokunuşla nasıl 180 derece değişebileceğinin ilginç bir örneği olarak beni derinden etkilemesi idi. 1990lı yılların ortalarına kadar eski adı "The house for displaying war crimes of american imperialism and the puppet government [of south vietnam]" (Amerikan Emperyalizminin ve Onun Kukla Hükümetinin (Güney Vietnam) Savaş Suçları Sergisi" olan bu müzede sadece Amerikanın zalim, işgalci ve gaddar teması varmış. Burayı gezen bir öğrencisi mutlaka o kadar vahşetten sonra daha bir Amerikan nefreti ile çıkıyormuş müzenin kapısından.
Vietnam Saygon'daki War Remnants Museum |
Sonuçta 20 yıl öncesindeki yaşıtlarının aksine bugün bu müzeyi gezen Vietnamlı öğrenciler dünyanın yarısına kin ve nefretle bakacak şekilde doldurulmuyor. Sadece birkaç basit dokunuşla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder